2008 yılında ortaya çıkan Küresel Finansal Kriz’in (Global Financial Crisis) nedenleri konusunda ekonomik ve siyasi çok sayıda görüş, makale, kitap ve bilimsel yayın yayınlandı.
Bu krize neden olarak, kapitalizmin doğal işleyişi ve içinde barındırdığı zayıflıklardan, komplo teorilerine kadar çok sayıda fikir ve tez ortaya konuldu.Karmaşık sistemlerin basit ve daha küçük ölçekli modellere indirgenerek analiz edilmesi taraftarıyım.
Bu çerçevede, ünlü ekonomist Paul Krugman’ı da derinden etkileyen bir ekonomik modeli, bu yazıda yorumluyorum.Bu modeli Paul Krugman’ın “Bunalım Ekonomisinin Geri Dönüşü” (The Return of Depression Economics) kitabını okurken keşfettim.
Modelin sadeliği ve insan davranışlarının ekonomik sistem ile ilişkisini ortaya bu kadar net koyabilmesi beni de etkiledi.
Model bir çocuk bakma sistemi (baby sitting) dayanışması üzerine yazılmış bir makale ile tanıtılmış. Evet, yanlış okumadınız, model 1950’li yılların başında kurulmuş ve yaklaşık 60 yıldan beri devam etmiş olan bir çocuk bakma dayanışması (kooperatifi) üzerine. Türkiye’de kooperatifler kötü inşaat deneyimlerini anımsatır. Batı dünyasında ise, belli bir amaç için bir araya gelen insan topluluğunu tanımlar.
Model, bu kooperatif ya da dayanışma içindeki insan davranışlarını analiz etmek üzere, dayanışmanın eski üyeleri olan Joan ve Richard Sweeney tarafından Journal of Money, Credit and Banking’de 1978 yılında yayınlanmıştır.
1970’li yıllarda 150 genç çiftin içinde bulunduğu sistemde (250 çifte kadar çıkmıştır.) , çiftler birbirlerinin çocuklarına geceleri bakmaktadır. Kural olarak, dayanışma sistemi içindeki tüm çiftlerin çocukları vardır. Çiftler dışarıya çıkmadığı zaman, kendi çocuklarına ek olarak, dışarıya çıkan diğer çiftlerin çocuklarına bakmaktadır. Bu sayede dayanışma sistemi içindeki tüm çiftler, güvenilir bir şekilde çocuklarını emanet ederek, sosyal hayatlarına devam edebilmektedir.
Capitol Hill Dayanışmasının (Capitol Hill Baby-Sitting Co-op) , sistemin adil işlemesi için, iyi tanımlanmış temel bir kuralları vardır. Sistem bir belge yaratarak (buna kupon ismi verilmiş idi.), hangi ailenin kaç saat çocuk baktığını ölçen bir kayıt yaratır. Her kupon ½ saat bir çocuk bakma üzerine kuruludur.
Örneğin John ve Jane çifti, Martin ve Barbara çiftinin tek çocuğuna 4 saat boyunca baktığını düşünelim. Martin ve Barbara çifti, John ve Jane çiftine 8 kupon verir. Sistemde kuponların borç verilmesi ya da borç alınması tanımlanmamıştır. Sistem, fiziken ve elden kupon alışverişi üzerine dayanmaktadır.
1960’lı yılların sonunda sistemi çevirmek üzere aylık üyeler arasında devir olan bir yönetim kurulu oluşturulmuştur. Yönetimin temel görevi, sistem içindeki çocuk bakma talebini ve arz ile eşleştirerek, kayıtları tutmaktır. Üyeler yönetim giderlerini yine kupon ile öderler.
Sisteme girişte her çifte 40 kupon verilir (20 saate denk gelir.). Her çift sistemden çıkarken, 40 kuponu yönetime geri verir.
Sistemde, çocukların bakıldığı saat dilimine göre, ödenen ve alınan kuponların tutarı değişir. Saat 17.00-19.00 arasındaki saatlerde ve gece yarısından sonra bakılan her çocuk için, iki katı tarife üzerinden kupon ödenir. Saat 19.00’dan gece yarısına kadar ise bakılan çocuk başına 1.5 kat kupon ile ödeme yapılır.
Yani bir çift, diğer bir çiftin iki çocuğuna saat 17.00 ile saat 01.00 arası bakar ise:
17.00-19.00 saatleri arası 2 çocuk için 16 kupon
19.00-24.00 saatleri arası 2 çocuk için 30 kupon
24.00-01.00 saatleri arası 2 çocuk için 8 kupon
Toplam: 54 kupon kazanır.
Sistem aslında mükemmel işlemektedir. Çiftler sosyal hayatlarını hem sürdürmekte, çocuklarını güvenilir ailelere teslim etmekte, çocuk baktıkları zamanda da kendi çocuklarının yanı sıra, kendisinin dışında bir başka çocuğa da bakarak, zamanlarını değerlendirmektedir. Üstelik sistem içindeki çocukların birbiri ile de sosyalleşmesi ayrı bir avantajdır.
Çiftlerin yönetimdeki üyelere ödediği yıllık 28 adet kupon aidat bedelinin, sistemdeki kupon dolaşımını doğru bir şekilde sağladığı düşünülür.
Modeldeki sorun, modeldeki çiftlerin sayısı arttıkça sisteme özellikle yeni giren çiftlerin, kupon biriktirmek için, daha fazla çocuk bakıp dışarıya daha az çıkmaya başlamaları ile başlar.
Bu durumda, yönetim ücreti olarak ödenen kuponların kazanılması gereği üzerine kupon biriktirme eğilimi oluştuğu zaman, sistem içindeki kupon alışverişi azalır. Kupon sıkıntısı sistemde başlar. Bunu gören çiftler, daha çok evde kalarak kuponları daha az kullanmaya ve daha az dışarıya çıkmaya başlar. Sistemde çocuk bakma saatleri arz olarak artar, talep olarak düşer.
Bunun üzerine, sistemde daha az dışarı çıkarak çocuk bakma isteği daha da artar. Bu da çiftlerin azalan kuponları biriktirme eğilimini güçlendirir.
Sistemde kupon alışverişi neredeyse durma noktasına gelir. (Çiftler, konuya tamamen ahlak ile yaklaşırlar. Kimse sahte kupon basmaz, ya da elindeki kuponları para karşılığı satmaz, kupon simsarlığı yapmaz.).
Sistemdeki avukatlar, çözümü kural koymak ile bulurlar. Her çiftin belli aralıklarla dışarı çıkıp, çocuklarının başka çiftler tarafından bakılmasını sağlayarak kurala bağlı bir talep yaratılmasını hedeflerler.
Bu sistemi geçici olarak rahatlatsa da çözüm olmaz ve kupon alışverişi istenilen düzeye gelmez. Bunun üzerine, grupta yer alan ekonomistlerin önerisi ile yönetim daha çok kupon yaratarak, kupon arzını arttırır. İlk önce her çifte ek olarak 10 kupon verilir. Bu önlem ile çiftler kuponları daha çok kullanmaya başlarlar. Talep arttıkça, arz ve talep dengeye gelir gibi görünür.
Ancak bir noktadan sonra, kupon vererek dışarıya çıkmak isteyen çiftlerin satın almaya hazır oldukları saat sayısı (talep) ile çocuk bakmaya hazır olan çiftlerin ayırmayı istedikleri saat sayısı (arz) birbirini tutmamaya başlar. Elinde kupon olan çiftler, bu kez çocuklarını diğer çiftlere bırakmak için zorlanır hale gelirler. Çiftlerin ellerinde yeterli kupon olduğu için herkes kuponları karşılığında hizmet almaya çalışır. Sistem bu kez arz yönlü olarak yeniden tıkanmaya olarak başlar.
Yönetim bunun üzerine başka bir kural daha getirir. Sisteme yeni giren çiftlere 60 kupon vererek, ayrılışlarında 40 kupon geri verme kuralını koyar. Sistemdeki sorunlar bir parça daha azalmaya başlar. Bu yöntem ile yeni girişleri arttırarak, çocuk bakma saatlerinin arzını arttırma, aynı zamanda da giriş ve çıkış arasında farkı yaratarak kupon harcamayı teşvik edecek bir sonuç oluşturmayı hedefler.
Paul Krugman, modele borç alma ve verme serbestisi getirmeyi ve borç alma ve vermeye makul bir faiz sistemi oluşturmayı önermektedir. Sistemde borç alabilme ve verebilme olanağının yaratılmasının, kuponların aşırı biriktirilme veya fazlaca harcanması eğilimlerinin de dengeleneceği tezini ortaya atar.
Ancak bu kez de dönemsellik etkisinin yüksek olduğu zaman aralıklarında sistemde sorun yaşanacağı düşünülebilir. Kışın daha az dışarıya çıkılan günlerde kupon borç verme ve borç alma faizi sıfır olsa bile, daha sık dışarıya çıkılan yaz ayları için çiftler ihtiyacının üzerinde kupon biriktirebilir. Çiftlerin kupon biriktirme eğilimi artması ile sistemde bir çeşit durgunluğa yol açabilir.
Bazı ekonomistler ise, modelde yönetim gideri olarak alınan 28 adetlik kupon bedelinin, çiftlerde dışarıya çıkma talebinin çok olduğu dönemde arttırılmasının, çiftlerde kupon biriktirme eğilimi ortaya çıktığı durumda ise azaltılmasının sorunu çözebileceğini ortaya koymuşlardır. Diğer deyişle, yönetim ücreti eğer vergi sistemine benzetilirse, talebin düşük olduğu dönemde vergiyi azaltmak, talebin yüksek olduğu dönemde de vergiyi arttırmak ile sistem dengeye ulaşacak idi.
Bir farklı bakış açısı da, kuponların fiyatının sabit değil, ama dalgalanan bir fiyatta çiftler arasında serbestçe belirlenmesine izin verilmesi konusundadır. Kuponların fiyatlarının sabit olması, fiyatlamayı basitleştirmek ile beraber sistemin serbestçe fiyat ile arz ve talebi ayarlamasına engel olmaktadır. Diğer yandan teorik olarak doğru olan bu tez, pratikte çiftlerin fiyatı her işlemde nasıl belirleyeceğini yanıtlayamamaktadır.
Özet olarak, kuponları para, çocuk bakmayı üretim ve yaratılan katma değer, dışarıya çıkmayı tüketim, biriktirilen kuponları tasarruf, dayanışma yönetimini merkez bankası, çiftleri üretici ve tüketici olarak düşünürsek; bu küçük sistemi makroekonomi boyutuna ölçekleyebiliriz.
Bu basit sistem üzerinde çok düşünce üretebiliriz. Modelin güzelliği, bugünün dünyasına ölçeklenme yeteneğidir. Sonuç olarak küreselleşen dünyada üretim, tüketim, tasarruf gibi kavramlar konsolide olarak, bahsi geçen sistemdeki gibi kapalı devre bir sistem içindedir.
Paul Krugman tarafından 1997 yılında keşfedilene kadar, 20 yıl boyunca pek bilinmeyen bu model, keşfedildikten sonra çok ilgi çekti. Üzerine, hayli karmaşık matematiksel modellerin kullanıldığı incelemeler yapıldı. Hatta bir incelemenin küçük bir cebir (algebra) kitabına benzediğini hatırlıyorum.
Ekonomistlerin bu model üzerinden farklı yorumları oldu. Örneğin Krugman, modelde fazla kupon yaratmanın oluşturduğu arz nitelikli soruna yorumlarına daha az değinerek, daha çok talep sıkışmasının sistemde nasıl çözüldüğünü ve çözülmesi gerektiğini ön plana çıkardı.
Kısaca bu modeli tanıtarak, Dünya Ekonomisi gibi daha karmaşık bir sistemi okuyucuların zihinlerinde biraz daha sadeleştirmek istedim.
Son not: Sistemin her türlü sorun ve sıkışmaya rağmen nasıl bireylerin kurallara uymaya devam ettiği ayrı bir konudur. Moralite, bu dayanışmanın üyeleri tarafından sistemde korunmuştur. Deyim yerinde ise, trafik sıkışık, acelem var diye kimse emniyet şeridine aracını sokmamıştır.
Burak Köylüoğlu
Yeni yazılardan haberdar olun.