Stratejik Yönetimin Kökleri: Schlieffen Planı

Burak Köylüoğlu

Schlieffen Planı, Alman Genelkurmay Başkanı Kont Alfred von Schlieffen (1833-1913) tarafından hazırlanmıştır. Ailesinin kökeni 14. yüzyıla kadar dayanan Prusya kökenli bir soyludur. Neredeyse 55 yıllık askeri hayatı adım adım gelişmiş, 1891-1906 arasında Almanya’nın Genelkurmay Başkanı olmuştur.

Schlieffen’in planı, Almanya’nın içinde bulunduğu stratejik açmazı ortadan kaldırmak için, savaşa derhal Fransa’yı yenmek daha sonra ise Rusya ile savaşmak üzerine kurulmuştur. Rusya’nın gerek ulaşım hatlarının ilkelliği, gerekse ağır işleyen seferberlik mekanizması Almanya’yı ezecek sayıda asker üretmeden bu hedef başarılmalı idi.

Fransa’nın, Almanya sınırı karşısında, İsviçre’den Lüksemburg sınırına kadar çok kuvvetli ve iyi tasarlanmış Belfort, Epinal, Toul ve Verdun’de savunma sistemleri var idi. Bu sistemler, Prusya-Fransa Savaşının (1870-1871) ardından, nüfus ve sanayi gücü anlamında Fransa’yı neredeyse %50 oranında geçmiş Almanya’yı sınırda durdurmak ve yavaşlatmak amacı ile kurulmuş idi.

Nitekim Fransa’nın kendi askeri stratejisi de, Almanların bu sistemleri aşmak için kendilerini tüketmesini, sonra da Rus silindirinin Almanya’yı doğudan ezmesi prensibine göre oluşmuş idi.

Schlieffen, tarafsız olan Belçika ve Hollanda üzerinden Alman ordularının geniş 5 adet yay çizerek, Kuzey Fransa’ya girmesini, Paris’i ele geçirmesini ve yaylar boyunca giderek açılarını doğuya doğru değiştirmelerini planlar. Fransa’nın, Benelüks Ülkeleri üzerinden taarruz olasılığına daha düşük olasılık verdiği bilinmektedir. Bu şekilde Fransa-Almanya sınırındaki savunma sistemleri bypass edilmiş olacaktır.

Schlieffen, Almanya’nın Doğu sınırında, Prusya ve Silezya’da (bugünkü Polonya sınırları içinde) oransal olarak küçük bir kuvvet bırakır. Almanya’nın tüm askeri gücünün %90’ı Batı Cephesi üzerine dizilir. Planın içerdiği risk çok büyüktür. Alman İmparatorluğunun kalbi olan Prusya ve Ruhr’dan sonra en önemli sanayi bölgesi olan Silezya Rus silindiri karşısında korumasızdır.

Batı Cephesi ise iki kanada ayrılır. Sağ kanat, Lüksemburg sınırından Manş Denizine kadar bölgedeki planı yürütecek kanattır. Sol kanat ise, Fransız savunma sistemlerinin Alman-Fransız sınırındaki hattının karşısında, her iki tarafın da milli bir mesele olarak düşündükleri Alsace-Lorraine Bölgesinde konuşlandırılır. Taaruzu yapacak olan sağ kanadın gücü, sol kanadın gücünün tam 7 katı olarak planlanmıştır. Schlieffen, Fransızların Alsace Lorraine Bölgesine verdikleri önem nedeni ile buraya taarruz edeceklerini hesap etmiş, bu bölgeyi Doğu Cephesi gibi zayıf bırakmıştır. Almanya’nın neredeyse tüm nitelikli askeri gücünü Lüksemburg, Belçika ve Hollanda üzerinden Fransa’ya taarruz etmek üzere tahsis etmiştir. Planda savaşı kazanacak olan sağ kanadın gücü 48 ½ kolordu yani 1,360,000 askerden oluşur. Bu vurucu güç, Almanya, Benelüks Ülkeleri ve Fransa içinde yatay ve dikey hatlardan oluşan toplam 90,000 km.’lik demiryolu ağı içinde hareket edecektir.

Plandaki deha şu şekildedir. Sağ ve sol kanatlardan oluşan Alman Batı Cephesi, menteşesi Lüksemburg olan bir döner kapı gibidir. Eğer Fransızlar Alsace-Lorraine’deki Alman Ordularını bozguna uğrayıp, Almanya içine ne kadar girerlerse, Benelüks Ülkeleri üzerinden taarruz edecek sağ kanattaki asıl vurucu güç, çizeceği yaylar ile kapının diğer tarafı hareket ettirerek, Fransız Ordularına o kadar sert çarpacak idi.

Plana göre, 1. Alman Ordusu yayların en dışta olanı üzerinden hareket ederek, Paris’i batısına kadar uzanacak olup, doğuya dönerek şehri en zayıf noktasından ele geçirecek idi.

Sağ kanatta yer alan Alman Orduları, Fransa’nın en kritik yerlerini ve Paris’i ele geçirdikten sonra, doğuya dönerek, sınırdaki Fransız savunma sistemlerinin ve Fransız Ordularının önemli bir kısmının Fransa’nın kalanı ile bağlantısını kesecektir.

Bu alandaki Fransız Orduları kaçamayacakları ve savunamayacakları bir cebin içinde imha olacaktır.

Savaşın bu döneminde tankların keşfedilmemiş olduğuna, savaşı kazanacak unsurların, askerler, makineli tüfekler ve toplar olduğu unutulmamalıdır.

Planın hazırlandığı dönemde, lojistik anlamda kamyonların ve içten yanmalı motorlar ile işleyen araçların yaygın olmadığı, milyonlarca askerin uzun mesafelere trenler ile gönderilip (rayların olmadığı yerlerde askerlerin yürütülüp), ikmal edilmek zorunda olduğunu hatırlatmak gerekir.

Bu neden ile planda lojistik planlaması çok kritiktir.

Plan, Rus ordularının seferberliği bitmeden, sadece 6 haftada Almanların Paris’e ulaşması gerektiğini öngörür. Rus seferberliğinin 6-10 haftadan önce bitemeyeceği hesaplanmıştır.

Plan, Belçika’nın tarafsızlığını ihlal edilmesi ile hemen İngiltere’nin savaşa gireceğini hesaplamıştır (1839’daki garanti anlaşması ile). Ancak İngiliz kara kuvvetlerinin gerek sayıca az olması, gerekse Fransa’ya gönderiminin zaman alacağı hesaplanmıştır.

Von Schlieffen savaş başlamadan önce 1913 yılında hayatını kaybeder. Söylenene göre ölmeden önce son sözleri “Sağ kanadı çok kuvvetli tutmayı unutmayın!” şeklindedir.

Savaş 1914 Temmuzunda başladığı zaman planda, yeni genelkurmay başkanı Moltke (Fransa-Prusya Savaşının askeri lideri Moltke’nin yeğeni) bazı değişiklikler yapmıştır. Alman Batı Cephesinden bazı birlikler doğuya kaydırılmış, Alsace Lorraine’i savunan sol kanada sağ kanattan bazı birlikler aktarılmıştı. Moltke, Schlieffen’in öngördüğü 48 ½ kolordu gücü yerine (1,360,000 asker) sadece 34 kolordu, 970,000 asker ile planı gerçekleştirmeye çalışmıştır. Nitekim sağ kanadın gücünün azaltılması plana kritik bir darbe vurmuştur.

İkinci değişiklik ise Benelüks Ülkeleri üzerinden hareket edecek orduların, en batıda olanının Hollanda üzerinden değil, Belçika üzerinden hareket ettirilmesi idi. Son alınan karar, Hollanda’nın tarafsızlığını korumak idi. Bu durumda 1 milyona yakın askerin Belçika üzerinden geçmesi, ulaşım hatlarında daha önce öngörülmemiş bir sıkışıklık ve karmaşa yarattı.

Üçüncü sorun ise, Belçika’nın savunma sistemlerini kolayca etkisiz hale getirecek ağır obüslerin geriden gelmesi idi. Bu da özellikle Liege savunma sisteminin teslim olmasını geciktirerek, uygulamada telafi edilemeyecek bir zaman kaybı yarattı.

Dördüncü sorun ise, en kritik harekâtı yapan Alman 1. Ordusunun (en dış yay) Paris’i batıdan ele geçirmesi gerekirken, Alman 2. Ordusuna yardım etmek amacı ile yönünü değiştirerek, yayı Paris’in doğusundan çizmesidir. Paris’in doğusunda daha kuvvetli olan Fransız birlikleri, Alman 1. Ordusunun sağ yani batı kanadına taarruz ettiği zaman 1. Ordu kuzeye geri çekilmek zorunda kalır, 1. Ordu ve 2. Ordu arasındaki boşluk genişler. Bu iki ordu arasına da İngiliz Seferberlik Ordusu girince Alman cephesi bir anda bozulur. 2. Ordu da kanatlarını korumak için kuzeye geri çekilmek zorunda kalır. Almanya, I. Marne Savaşı (2-5 Eylül 1914) olarak isimlendirilen bu kritik savaşı kaybederek, Paris’i ele geçirme olanağını yitirmiştir.

Paris’e neredeyse 40 km. kadar yaklaşmış Alman Ordularını, İsviçre Sınırından Manş Denizine kadar olan cephede 4 yıllık bir statik ve kanlı bir siper savaşı beklemektedir. Bu siper savaşı, İngiliz Donanmasının ablukası ile birleşince Almanya’nın savaşı stratejik anlamda kaybedeceği daha 1914 Eylül’ünde ortaya çıkar. Savaş 1918 Kasımında bitene kadar milyonlarca cana mal olur.

Moltke’nin yaptığı hatalar O’na askeri hayatının bitmesine mal olur. Genelkurmay başkanlığından azledilen Moltke savaşın bitimini göremeden ölür.

Schlieffen Planı, bilgisayarın olmadığı bir dönem için nerdeyse insan zekâsını zorlayan bir ayrıntıya sahiptir. Planın 6 hafta boyunca yaklaşık 1,000,000 askerden oluşan Alman Ordusunun %80’ninin en küçük birlik bazında nerede ne şekilde hareket etmesi gerektiğini, lojistik anlamında ise hangi vagonun ne kadar hangi birliği, hangi mesafe ile taşıyacağını nerdeyse 10 dakika ölçeğindeki bir zaman çizelgesi ile hesaplaması müthiştir. Ve daha da ilginci Schlieffen’in bu planı 72 yaşında iken oluşturmuş olmasıdır.

Schlieffen Planı, savaş bittikten sonra tüm uluslar nezdinde incelendi ve üzerine pek çok eserler yazıldı. Özellikle 1920’lerde askeri anlamda emekleyen bir devlet olan ABD, sonra mükemmel hale gelecek lojistik sistemini kurarken bu plandan önemli dersler çıkardı.

Von Schlieffen’in öğretilerini inceleyen sadece ABD’liler değildi. Basill Liddell Heart (ki bir yüzbaşı idi ve bir yüzbaşı rütbesi ile askeri hayatına nokta koymuştur.) ve Heinz Guderian (ki 1920’lerde binbaşı idi, daha sonra II. Dünya Savaşında Alman Kara Kuvvetleri komutanı olacak idi.), kendi teorilerini de katarak, çok daha kanlı bir savaşta Almanya’nın temel askeri stratejisinin ortaya çıkmasını sağladılar: Blitzkrieg, Yıldırım Savaşı

“Bir kişi stratejist olarak doğar, sonradan stratejist olamaz.” Kont Alfred von Schlieffen.

“Majesteleri, savaşı kaybettik!” Moltke, II. Wilhelm’e hitaben 5 Eylül 1914

Burak Köylüoğlu

Mail listesine katılın

Yeni yazılardan haberdar olun.

Teşekkürler! Kayıt oldunuz.

Üzgünüz. Kayıt olamadınız.

İLGİLİ Yazılar

error: Tüm içerik koruma altındadır!