Uzaktaki Köprü: II. Bölüm

Burak Köylüoğlu

Uzaktaki Köprü yazı dizisinin 2. bölümünü okumadıysanız, ilk bölüme dönerek okumanızı öneririm.

“Market Garden” operasyonu 17 Eylül 1944 tarihinde saat 14:35’de, Belçika-Hollanda sınırında bekleyen İngiliz zırhlı birliklerinin ilerlemesi ile başladı. İki saat önce iki Amerikan ve bir İngiliz hava indirme tümeni yaklaşık 1700 nakliye uçağı ve planör ile İngiltere’den hareket etmişti. İngiliz 30. Kolordusu Alman cephesini yarıp ilerlerken, Amerikan ve İngiliz paraşütçüleri Hollanda üzerinde atlayışlarına başlamıştı. Paraşütçülerin aynı anda 6 köprü ele geçirmesi, İngiliz zırhlı birliklerinin ulaşmasına kadar bu köprüleri elde tutması gerekiyordu: Son, Veghel, Grave, Maas-Waal Kanalı, Nijgemen ve Arnheim.

Harekatın başarılı olması ve hatta paraşütçülerin hayatta kalabilmesi için İngiliz zırhlı birliklerini oluşturan İngiliz 30. Kolordusunun Arnheim’a 48 saatte ulaşması gerekiyordu. Paraşütçüler hafif silahları ile standart topçu ve tank gücüne sahip bir düşman ile cephe hattının arkasında uzun bir süre savaşamazlardı.

Herhangi bir şekilde Almanlar bu köprülerden birini havaya uçururlar ise, İngiliz zırhlı birlikleri ile beraber 900 mühendis bir mühendislik harikası olan “Bailey” yapay köprüsünü kurmak üzere harekata eşlik ediyordu.

Hava indirme harekatının boyutu inanılmazdı. İlk kalkan uçaklar  paraşütçüleri Hollanda semalarında bırakırken,  son parti uçaklar İngiltere’deki üslerden yeni kalkıyordu. İngiltere, Manş Denizi, Belçika ve Hollanda ekseninde 1700 nakliye uçağı ve planör, onları koruyan avcı uçakları ile yüzlerce kilometreye yayılmış büyük bir arı sürüsünü andırıyordu. Harekat gündüz yapılıyordu ve Alman savaş uçakları gözyüzünde yoktu. Uçaksavarlar ateşe başladığı zaman dahi, nakliye uçaklarının kahraman pilotları, hız keserek paraşütçülerin güvenle atlamasını sağlamıştı. Hatta isabet alan uçakların motorları yanmaya başladığı zaman dahi pilotlar hızlarını düşürüp, uçakları yatay tutarak tüm paraşütçülerin tahliyesi için saniyeler ile ölçülen zaman kazanmışlardı. Kendi hayatları pahasına…

Harekattaki risk Alman hava kuvvetleri değil, köprülerden birinin havaya uçurulması veya ısrarla savunulması idi. Nitekim harekatın ilk safhasında Almanlar, Son Köprüsünü havaya uçurmaya başararak, İngiliz tanklarını geçici olarak durmayı başarmıştı.

Harekât başladığı anda plandaki aksaklıklar sırıtmaya başladı. İlk köprü olan, Son Köprüsü havaya uçurulduğu için, Amerikan paraşütçüleri  ile buluşan İngiliz 30. Kolordusu burada yeni bir köprü kurmak zorunda kalmıştı. Aşağıda Son Köprüsü yerine kurulan “Bailey” tipi köprüyü görüyorsunuz. Köprü tam 8 saatte yapılmıştı.

Her ne kadar Veghel ,Grave ve Maas-Waal Kanalı köprüleri şimşek hızı ile ele geçirilmiş olsa da, Arnheim’dan bir adım önceki Nijgemen Köprüsü’nün diğer ucu halen Almanların elindeydi.

Asıl mesele esas hedef olan Arnheim’daydı. 745 kişilik küçük bir öncü birlik Albay John Frost komutasında köprünün kuzey ucuna atlamıştı. İngiliz I. Paraşüt Tümeni’nin yarısı komutanları Tümgeneral Roy Urquhart ile köprünün yaklaşık 15 km. güney batısına inmişti. Aralarında telsiz haberleşmesi kurulamıyordu çünkü telsizlere hem yanlış kristaller takılmış üstelik telsizlerin frekansları hatalı ayarlanmıştı. Üstelik tümenin geri kalan kısmı indirilene kadar Urquhart, indiği bölgeyi (dropzone) korumak zorundaydı. Bu neden ile Frost ile birleşmesi için bir ertesi günü beklemeliydi.

Almanlar, bölgede mevcudunu %80 oranında kaybetmiş olan 2. SS Kolordusu’nu dinlendiriyordu. Kolordu komutanı Wilhelm Bittrich İngiliz paraşütçülerin Arnheim’a indiği bizzat kendi gördüğü gibi, Nijgemen Köprüsüne de Amerikalıların indiğini de haber almıştı. Haritayı masaya yaydığı anda gerçeği anladı. Sürat ile Mareşal Model ve Rundstedt’i durumun ciddiyeti konusunda bilgilendirdi.

Alman genelkurmayı ilk hava indirme noktalarına başarı ile inen Amerikan ve İngiliz paraşütçülerin sayısını anlayınca planı tam anlamı ile, daha ilk gün anlamış oldu. Çünkü hava indirme operasyonu küçük çok sayıda inme noktası yerine büyük alana sahip az sayıda inme alanı şeklinde planlanmıştı.

Çok sayıda paraşütçünün indiği alanın savunulması kolaydı ancak düşmana sürpriz yapma fırsatı elden kaçırılıyordu.

Almanlar, Almanya’ya veya Batı Cephesi’nin diğer bölgelerine giden trenleri durdurarak, trenlerdeki askerleri toparlayıp Arnheim’a göndermeye başlamıştı.

Üstelik, Arnheim’daki İngiliz tümenine yardımcı olacak Polonya I. Paraşüt Tugayı halen İngiltere’de uçak yokluğundan bekletiliyordu.

Almanların reaksiyonu çok süratli oldu. Bittrich sürat ile birliklerini bölerek, sondan ikinci köprü olan Nijgemen’i 9. SS Panzer Tümeni ile takviye etti.  10. SS Panzer Tümeni’nin bir bölümü ise, köprünün kuzey ucundaki Frost’un küçük birliğine taarruz ederken, kalanı İngiliz I. Paraşüt Tümeni’nin ana gövdesi ile Frost arasına girdi. Tümgeneral Urquhart çaresizce düşmanı yarıp Frost  ile köprüde buluşmak için uğraşıyordu. Aşağıda Frost’un taburundan bir estantane görüyorsunuz…

Halbuki Frost ve Urquhart ayrı ayrı olmak üzere kuşatılmıştı. Arnheim köprüsünün kuzeyini tutan Frost, düşmanın sayıca ve ateş gücü açısından ezici üstünlüğüne rağmen mevzilerini inat ile savunuyordu. Almanlar Frost’u yerinden sökemediği gibi, piyade ve hafif zırhlı araçlar ile yaptıkları saldırılarda önemli kayıplar vermişti. Bittrich, bunun üzerine köprüyü tutan paraşütçülerin mevzilendiği Arnheim kasabasındaki yaklaşık 200 evi tek tek topçu ve tank ateşi altına aldı.

Aşağıda sarı renkli alana yayılmış olan Tümgeneral Urquhart’ın nasıl çaresizce köprüye ulaşmaya çalıştığını görüyorsunuz. Yarbay John Frost’un taburunun sağ alttaki küçük cebe sıkıştırılmasına rağmen insanüstü bir gayret ile savunması unutulacak gibi değildir.

Bu arada İngiliz zırhlı birlikleri Nijgemen’e kadar ulaşmıştı. Köprünün kuzey ucu halen Almanların elindeydi. Amerikan 82. Paraşüt Tümeni’nin öncü birlikleri büyük bir kahramanlık göstererek lastik botlarla nehri geçerken nehrin öbür tarafına nizami bir şekilde sıralanmış İngiliz tankları,  lastik botları korumak için duman örtüsü oluşturacak mermiler ateşliyordu.

Nitekim köprünün diğer ucu, nehri geçen paraşütçüler ile ele geçirilecekti. İngiliz tankları Nijgemen’i geçtikten sonra yoğun Alman topçu ateşi ile durduruldu. Halbuki İngiliz tankları bu anda Arnheim’a sadece 28 km. ötedeydi.

Aşağıda İngiliz Sherman tankları Nijgemen’i geçiyor…

Arnheim Köprüsünde savaşan Yarbay Frost’un birliklerinin 20 Eylül 1944 günü sonunda cephanesi ve tıbbi malzemeleri tükenmişti. Gönderdikleri son telsiz mesajı çok anlamlıdır: “Out of ammo, God save the King.” “Cephanemiz bitti, Tanrı Kral’ı korusun!”.

Frost ise yaralanarak, esir düşecekti. Frost’un komutasındaki taburun tamamına yakını ya ölmüş ya da esir düşmüştü.

Yarbay John Frost, 745 hafif silahlı paraşütçü ile bir SS panzer tümenine karşı köprünün kuzey ucunu 4 gün başarı ile savunmuştu. Halbuki “Market Garden” operasyonu Urquhart komutasındaki İngiliz 1. Paraşüt Tümeni’nin yaklaşık 9,000 askerinin, Polonya 1. Paraşüt Tugayı ile beraber köprüyü azami olarak 2 gün savunacağını öngörmüştü. Tabii planda Alman zırhlı birlikleri hesapta yoktu.

Bu arada savaşın 5. gününde, en nihayetinde Polonya 1. Paraşüt Tugayı ve Tümgeneral Sosabowski Arheim’da savaşan 1. İngiliz Paraşüt Tümenine destek için indirildi.

Browning ve beceriksiz kurmay heyeti, Alman zırhlı birliklerinin ortaya çıkmasına rağmen planı değiştirmeden Polonyalı’ları Driel bölgesindeki planlanan iniş noktalarına indirmişti. Polonya Tugayı, Arnheim’ın batısında savaşan Urquhart’a ulaşmak için Ren Nehri’ni geçmeye çalışırken Almanlar tarafından ağır kayıplara uğratılarak püskürtüldü.

Üstelik Polonyalılar Urquhart’ın çok ihtiyacı olan tanksavar silahlarına sahipti. Bittrich Almanlar için esas tehlikenin Polonyalı ve İngiliz paraşütçülerinin birleşmesi olduğunu anlayarak, kuvvetini Polonyalılar üzerine yoğunlaştırmıştı.

Almanlar İngiliz zırhlı birliklerini Nijgemen’in ötesinde durdurduğu gibi, bu birliklere lojistik sağlayan yolu (69. Karayolu) topçu ateşi ile taciz eder durumdaydı.  Bu yol üzerinden İngiliz 30. Kolordusu neredeyse 85 km. ilerlemiş, Arnheim’a 15 km. yaklaşmıştı. Bu yolun her iki tarafı da Hollanda’nın deniz seviyesine yakın olması nedeni ile sulu ve yumuşak zemine sahipti. Diğer bir deyişle, kamyonların ya da tankların yolu kullanma dışında bir seçeneği yoktu.

Üstelik Batı Cephesi’nde sesi duyulmayan Alman hava gücü birden ortaya çıkmış, yolun geçtiği Eindhoven’ı bombalayarak müthiş bir karmaşa yaratmıştı.

Bu aşamadan sonra Eisenhower ve Mongomery Market Garden operasyonunu durdurma kararını verdi. Urquhart komutasında Ren kıyısında, sırtı nehre dayanan dar bir cebe sıkışmış İngiliz 1. Paraşüt Tümeni’nin kalanı, İngiliz zırhlı birliklerinin ateş gücü desteği ve kalan Polonyalıların yardımı ile Ren Nehri’ni güneye doğru geçerek, Müttefikler ile buluştu.

Müttefikler “Market Garden” ile büyük bir yenilgiye uğramışlardı. “Market Garden” kâğıt üzerinde mükemmel bir plandı ancak başarılı olamamasının nedenlerini şöyle yorumluyorum.

  • Plan; Mareşal Montgomery’e muhteşem bir zafer kazandırmak amacı ile ve Londra’nın desteği ile hazırlanmıştı. Planda hedefler ön planda iken , riskler büyük bir iyimserlik ile göz ardı edilmişti.
  • Müttefik ordular komutanı Eisenhower, bu derece üst pozisyonu taşıyacak bir komutan değildi. Eisenhower bu planı onaylamak yerine, lojistik ve kaynak anlamda önceliği ilk evvel Antwerp Limanı’nın açılması için çevresindeki deltanın Almanlar’dan temizlenmesi operasyonuna vermeliydi. Bu sayede Müttefikler Cherbourg yerine çok daha yakın bir nokta olan Antwept’ten lojistiği sağlayabilirdi. Örneğin Patton’ın yakıtı Cherbourg’dan tam 900 km. yol kat edilerek, taşınıyordu.
  • Eisenhower, komutası altındaki egosu büyük komutanları bir arada çalıştırmakta zorlandığı gibi, daha uyumlu ama vasat bir general olan Omar Bradley’i ön plana çıkarıyordu. Eisenhower ve Bradley 2 ay sonra yaptıkları hatalar sonucunda Almanlar’a büyük bir stratejik taarruz yapacak kadar fırsat vereceklerdi: Ardennes Taarruzu, Almanya’nın savaştaki son stratejik taarruzu olacaktı.
  • İngiliz Kolordusu muazzam bir asker, tank ve topçu desteğine sahipti ama harekatın başarısı için bu birlik yaklaşık 100 km. tek bir üzerinden, peş peşe köprüler üzerinden Arnheim’a ulaşmalıydı. Planda oluşabilecek bir aksaklığın alternatifi düşünülmemişti.
  • Arnheim; Hollanda-Alman sınırında stratejik bir konumdaydı. Bu noktanın savunulması, Almanya’daki demiryolu ve karayolu ağı ile rezerv birliklerinin sevki ile kolayca sağlanabilirdi. Savunanların hızla kuvvet toplayacakları bu noktaya sadece bir tümenden oluşan paraşütçü birliklerinin indirilmesi büyük bir risk idi.
  • Plan paraşütçülerin parça parça, büyük iniş alanlarına inmesi üzerine kuruluydu. Böylece paraşütçü sayısı Almanların gözünden kaçmadığı gibi, planın sürpriz koşulu ortadan kalkmıştı.
  • Montgomery’nin komutasında parlak değil, emirlere uyacak komuta zincirinin parçası olan komutanlar vardı: Örneğin hava indirme kolordusunun komutanı Browning ve 30. Kolordu komutanı Horrocks gibi.
  • Browning’in istihbarat subayı Binbaşı Brian Urquhart’ın uyarılarının göz ardı edilip, sahte doktor raporu ile kolordudan uzaklaştırılması çok büyük bir hata idi.
  • Bu kadar riskli bir planı daha da riskli hale getirecek birçok taktik hata yapılmıştı. İngiliz 1. Paraşüt Tümeni Arnheim Köprüsü’ne daha yakın indirilebilir, Polonyalı paraşütçüler harekatın 2. günü tanksavar silahları ile İngiliz tümenine destek verir hale getirilebilir idi. En büyük hatalardan biri de Amerikan 82. Paraşütçü tümeninin Nijgemen’in her iki ucuna indirilmemiş olması idi. Nijgemen Köprüsü’nün harekatın başında ele geçirilmemiş olması Almanlar’a ihtiyaç duydukları zamanı hediye etmişti.
  • Düşmanın bölgedeki gücü, komutasının becerisi ve reaksiyon hızı küçümsenmişti. Eski okuldan gelen Rundstedt ve astlarını ezerek iş yapmayı alışkanlık hale getirmiş olan Model kesinlikle Patton hariç olmak üzere Müttefik komuta heyetinden teknik anlamda daha iyi komutanlardı.

Epilog:

  • Mareşal Montgomery tüm kibrine rağmen planlamadaki ve uygulamadaki hatasını açıkça kabul etti. Ancak yine de harekâtın %90 başarılı olduğunu iddia edecekti. Savaştan sonra gerek İngilizler gerekse Amerikalılar tarafından yönetilmesi zor ve faydası sınırlı bir komutan olarak görüldü. Kendisine daha çok onursal görevler verildi. Halbuki beklentisi savaştan sonra kurulan NATO’nun başına geçmek idi.
  • Eisenhower 1953 yılında 34. Amerikan Başkanı oldu.
  • Müttefiklerin en başarılı komutanı Patton, savaşı muazzam bir başarı ile tamamladı. Savaştan sonra Almanya’nın yeniden silahlandırılarak Sovyetlere karşı bir denge unsuru olarak kullanılmasını önerdi. Söylemleri ve komutasına verilmiş işgal bölgesindeki uygulamaları Eisenhower, Başkan Truman ve Kongre’yi çileden çıkardı. Savaştan sonra, 21 Aralık 1945’te Amerikan işgal bölgesinde aracı bir Amerikan ordu kamyonuna çarptı ve hayatını kaybetti. İşgal altındaki, Almanya’da Amerikan kamyonları dışında motorlu araç kalmamıştı. Böyle bir kazaya uğramak, Milli Piyango’dan en büyük ikramiyeyi kazanma olasılığı ile eşitti. Bu kaza birçok komplo teorisinin konuşulmasına neden oldu.
  • Frederick Browning, harekatın başarısızlığını açıklamak için, “It was a bridge too far” yani  “Arnheim köprüsü çok uzaktı” demek ile yetindi.
  • Montgomery ve Browning, başarısızlığın günah keçisi olarak Polonya’lı Tuğgeneral Sosabowski’yi seçti. Halbuki Polonya’lı general İngiliz subaylarının aksine, harekatın bütün zayıf noktalarını açıkça ifade eden en yüksek rütbeli subaydı. Polonya tugayı da harekatın en yüksek kayıp oranına sahip birliği olmuştu. İngiliz genelkurmayı tarafından görevinden alındı. Savaş sonrasında diğer bağımsız Polonya Ordusu subayları gibi vatanına geri dönemedi. Komünistler Polonya’da iktidarı ele geçirince gıyabında tutuklama kararı çıkardı. Londra’da bir fabrika işçisi olarak çalışarak ailesine bakmak durumunda kaldı. Ölümüne yakın yıllarda anılarını kaleme aldı. Anıları, kendisinin son yıllarına kadar şerefli ve yıkılmaz bir kişiliği her zaman muhafaza ettiğini açıkça ispat ediyordu. Vatanını göremeden İngiltere’de hayatını kaybetti.

  • Amerikan 101. Paraşüt Tümeni komutanı Maxwell D. Taylor, John F. Kennedy döneminde ABD genelkurmay başkanı oldu.
  • Mareşal Walther Model, savaşın sonuna kadar Batı Cephesi’nde inanılmaz bir gayret ile savunmanın çökmemesi için çabaladı. Nisan 1945’te, Amerikalılar Ren Nehri’ni geçip Model’ın ordular grubunu Ruhr’da kuşattığı zaman tabancasını kullanarak intihar etmeyi tercih etti. Sovyetler kendisini savaş bitmeden önce savaş suçlusu olarak ilan ederek, iadesini isteyeceklerini açıklamıştı. Model 1942 yılı sonunda  Almanya’nın stratejik savunmaya geçtiği her önemli cephede savaşın sonuna kadar görev yapmıştı.
  • General Wilhelm Bittrich, savaşın son 9 ayında cepheden cepheye savaştı: Ardennes Taarruzu, Balaton Taarruzu ve Avusturya’nın savunulması. Savaşın sonunda savunulamaz bir durumda olan Viyana’yı Sovyetlere bırakarak, askerlerini batıya çekti ve  Amerikalılara teslim oldu. Sovyetler derhal ve ısrarla iadesini istemelerine rağmen iade edilmedi ve bir Fransız mahkemesinde yargılanarak (Fransız direnişçilerin kurşuna dizilmesi ile ilgili olarak ) 5 yıl hapis cezası aldı. Savaştan sonra, Nürnberg Duruşmaları sonucu  bir suç örgütü olarak tanımlanan Waffen SS örgütünün (SS örgütünün askeri kısmı) aslında kriminal bir organizasyon olmadığını tam 25 yıl boyunca ısrarla savunmaya çalıştı.
  • Yarbay John Frost savaş bitince Alman esaretinden kurtuldu. O’nun kahramanca savunması anısına Arnheim Köprüsü bundan böyle  John Frost Köprüsü olarak isimlendirildi.

  • Tümgeneral Roy Urquhart 1955 yılına kadar orduda hizmet verdi. Daha sonra 1970’li yıllara kadar bir İngiliz şirketinde CEO’luk yaptı.

  • Ve en sonda istihbarat subayı Binbaşı Brian Urquhart’ı yazmam gerekiyor.  “Market Garden” operasyonunun başarılı olamayacağını ortaya koyan istihbarat raporlarını sunduğu için görevinden uzaklaştırılan  genç binbaşıyı… Brian Urquhart, savaştan sonra Birleşmiş Milletler Barış Gücü’nün en önemli komutanlarından biri oldu. Kongo’dan, Mısır’a; Kıbrıs’tan Lübnan’a kadar birçok çatışma alanında BM Barış Gücü’nün komutanlığını üstlendi. 1960’lı yıllarda Katanga Ordusu tarafından Kongo’da kaçırıldı, ölesiye dipçikler ve tekmeler ile dövüldü. Ama her görevinde BM’nin tarafsızlığını muhafaza ederek başarı sağladı. BM Barış Gücü’nün mavi miğferlerinden, savunma doktrinine kadar her şey kendisinin tasarımı idi. 1980’li yıllardan sonra görevden ayrıldıktan son BM Barış Gücü tarafsızlığını ve etkisini yitirmeye başladı. Sir Brian Edward Urquhart tam 1 ay önce 2 Ocak 2021 günü 102 yaşında iken hayata veda etti.

Burak Köylüoğlu

3 Şubat 2021

Mail listesine katılın

Yeni yazılardan haberdar olun.

Teşekkürler! Kayıt oldunuz.

Üzgünüz. Kayıt olamadınız.

İLGİLİ Yazılar

error: Tüm içerik koruma altındadır!