Satori: Kişisel ve Kurumsal Başarıya Giden Yol

Burak Köylüoğlu

Felsefe, Antik Yunanca ve Latince tanımı ile “philosophia”, bilgeliğe ulaşma sevgisi olarak tanımlanır. Felsefe bilimi, Antik Yunanistan’da  başlıca şehir devletlerinde ortaya çıkarak, Roma İmparatorluğu’na ve daha sonra Avrupa’ya yayıldığı kabul edilir ki, bu tanım doğru ama eksiktir.

Sokrates ve O’nun öğrencisi Platon ve Platon’un öğrencisi Aristo’dan çok daha önce felsefe, Avrupa’da şehirleşme başlamadan yüzyıllar önce dünyanın bir diğer ucunda Hindistan ve Çin gibi her biri yarım bir kıtayı kapsayan kadim uygarlıklarda ortaya çıkmıştı.       

Batı Felsefesi ve Uzakdoğu Felsefesi bilgeliğe giden yolda aydınlanma ve gelişime özel bir önem verir. Batı felsefesinde bu kavram İngilizce karşılığı enlightment yani aydınlanma olarak tanımlanır. Bu kavram; Batı’nın 17. ve 18. yüzyıllardaki bilimsel, ekonomik ve politik atılımını sağlayan eleştirisel düşünce yöntemi ile desteklenmiştir

Aydınlanma ve gelişime Batı felsefesinden farklı yaklaşan Uzakdoğu felsefesi bu kavramı daha kapsamlı bir şekilde “satori” olarak ele alır. Satori, kelimeler ile ifadesi oldukça zor olsa da Japon Zen Budizm’inde “farkına varma, uyanış, keşif” anlamına gelir.

Aydınlanma dereceli bir kavramdır. Aydınlanma,  adım adım gelişimi ve ilerlemeyi tanımlar. Satori ise birden uyanışı ve geniş bir anlama ve kavramayı temsil eder.

Satori, termodinamik kurallarındaki “zamanın oku” kavramına benzer bir gelişimi tanımlar. Zamanın oku asla geri çevrilemez.  Nasıl yer düşen bir kadehi, parçalarından bir araya getirip yeni bir kadeh yaratmazsanız veya otomobilinizin yaktığı benzini geri dönüştüremezseniz, Satori ile de yakalanan gelişim geri çevrilemez. Satori’yi anlamak için en güzel yöntem bebekleri izlemektir: Bir bebeğin ilk kelimesi bir satoridir.

Ünlü filozof Daisetsu Teitaro Suzuki (1870-1966), “Tamamen karanlık bir odada bir mum yakılırsa, oda aydınlanır. Ardından on, yüz ve bin mum daha yakılırsa oda daha çok aydınlanır. Esas değişim karanlığı ortadan kaldıran ilk mumun ışığı ile başarılmıştır.” der. İlk mum “satori”’nin tam kendisidir. Çünkü karanlığın aydınlığa dönüşümü bu mum ile başlamıştır.

Bu neden ile satori bazı durumlarda aydınlanmanın ilk ve en önemli adımı olabilir. 

Satori tanımını tam anlamı anlatmak kolay değildir. Bu yüzden çeşitli alanlardan örnekler vereceğim. Albert Einstein’ın “The Foundation of the General Theory of Relativity” isimli ölümsüz eserinden önce bildiğimiz fizik evreni büyük ölçüde Newton Kanunları üzerine kuruluydu. Örneğin Newton bize “yerçekiminin gücünü” anlatmıştı ama halen “yerçekiminin nasıl cisimleri çektiğini” anlayamıyorduk. Einstein, bize Newton evreninin ötesini gösterdi. Hayatındaki en mutlu an, “görecelik teorisini” nasıl keşfettiği andı. Einstein, çatıdan düşen bir adamın kendi ağırlığını hissetmediğini anlayınca bu yeni fizik evreni ilk önce kendisine daha sonra insanlığın önüne açıldı. İşte Einstein’ın “satori” ile tanıştığı an bu idi.

Modern matematiğin Einstein’ı olarak bilinen John von Neumann, oyun teorisini poker oynarken keşfetmişti. Von Neumann insanlık tarihinin en büyük dâhilerden biriydi ama uzun ve zorlu bir poker partisinde eline iyi kâğıtlar gelmesine rağmen neden para kaybettiğini o gece analiz etmiş olmasaydı, oyun teorisini zihninde canlandıramayacaktı. O gece von Neumann’ın rakipleri, kendisinden daha şanslı değildi ama rakipleri diğer oyuncuların davranışlarını daha iyi gözlemledikleri için doğru anlarda blöf yapıyor, karşısındakinin blöfünü görüyor veya rest çekerek ortadaki bahsi artırıyordu. Rakipleri, von Neumann’ın şansını ve üstün olasılık teorisi bilgisini, davranışsal bir şekilde yenmeyi başarmıştı. İşte o gece von Neumann için satori anlarından biriydi.

Meşhur bilim insanı John Nash, bir barda oturan dört genç adamın flört etmeye çalıştığı, beş kız arasından nasıl seçim yaptıklarını gözlemleyerek (en güzel kız ile kimse flört etmeye çalışmamıştı), bu gözlemini meşhur “Nash Equilibrum” kuramına çevirmişti. John Nash, dört erkeğin en güzel kızı neden seçmediğini o anda anlamıştı: Erkekler grubun içindeki en güzel kız tarafından reddedildikleri zaman, gruptaki diğer kızlar ile flört edemeyeceklerini çünkü kimsenin ikinci tercih olmak istemeyeceğini biliyordu. Gruptaki en güzel kız ile hiçbir erkeğin ilgilenmemesinin nedeni bu idi. İşte bu gözlem ve yarattığı teori John Nash için bir satori idi. John Nash, sosyal hayatta bu kadar gözlemci olmasaydı bu kuramı büyük bir olasılıkla geliştiremeyecekti.  Doğal olarak her bara gidip içkisini yudumlayarak etrafını gözlemleyen bir kişinin de “Nash Dengesi” kuramını oluşturması olası değildi.

İşte bu büyük bilim adamları için “satori” yolculuğu böyle başlamıştı.

Satori, modern anlamda sürekli deneyimleme, gözlem ve öğrenme ile ulaşılan bir yetenektir. Sürekli deneyim, gözlem ve öğrenme döngüsü kişilerin, kurumların ve ülkelerin hızlı ve sürekli değişimini sağlayabilir.

Hemen bu anlamda “green compliance“ yani “çevre ile uyumlu sürdürülebilir gelişim” kavramına bu anlamda değinelim. 2000’li yıllara kadar Avrupa’daki yeşil partiler, sosyal demokrasi yelpazenin daha solunda, sosyalist bir politik görüş içinde siyaset yapıyordu. Yeşil partiler genel anlamda radikal sloganları ve eylemleri ile tanına radikal bir akımdı. Ancak 2000’li yıllarda küresel çevre tahribatının etkisi ve küresel ısınma yeşil partilerin görüş ve uyarılarının ne kadar doğru olduğunu gösterdi ve bu görüşler hızla geniş insan topluluklarının benimsediği ve savunduğu görüşler haline geldi. Bugün yenilenebilir enerjiyi, yeşil finansmanı ve başta enerji, lojistik ve otomobil endüstrisinde yeşil devrimi konuşuyorsak, bu büyük aydınlanmayı insanlık için bir “satori” olarak değerlendirmemiz yanlış olmayacaktır.

Kuşkusuz modern endüstriyel ürünler içinde satori kavramına verilebilecek en önemli örneklerden biri Apple iPhone’un başarısıdır. Steve Jobs ve ekibi 2000’li yıllarda teknoloji alanında başarılı olamamış tüm yenilikleri analiz etmiş ve bunların neden tek başına başarılı olamadığını ya da son kullanıcı pazarında tutunamadığını analiz etmişlerdi. Cep bilgisayarları 2000’li yıllarda da vardı ama işletim sistemleri hantal, tek tük uygulamaya sahip, öğrenme eğrisi uzun ürünlerdi. Bataryaları kısa ömürlü, dokunmatik ekranları sorunlu idi.  Apple’ın iyi bir işletim sistemi, telefon, el bilgisayarı, kamera, bulut hizmetleri ve uygulama mağazasından oluşan ürünleri tek bir üründe birleştirme fikri tam bir satori idi.

Apple iPhone daha da mobil hale gelen insanların birçok gereksinimini bir arada karşılayan, uygulamaları ve aksesuarları ile kitlelere ulaşan pahalı ve zevkli kitlesel bir “haute couture” bir ürün haline gelmişti.

Satori kavramı kişi, insan toplulukları ve kurumlar ölçeğinde ele alınabilir. Satori’ye ulaşmak için çiçek tohumunun nasıl bitkiye dönüştüğünü düşünmek gerekir. Çiçek tohumun içinde hiçbir gereksiz nesne yoktur. Tohum; su ve bazen hava, ışık ve toprak ile birleşerek harika bir çiçek oluşturur. Konuya bir sistem mantığı ya da termodinamik bilimi açısından bakarsak, tohumun içinde büyümeden önce entropi (amaçlanan iş dışına harcanan enerji)   başta sıfıra yakındır. Tohum çiçeğe dönüşmeye başladığı zaman sistemin büyüme hızı, büyümenin yarattığı entropinin büyüme hızından daha büyüktür. Yani sistemin kendisi, içinde oluşan düzensizliğin büyüme hızından daha hızlı büyür.

Kişiler açısından satori başarımını sağlamak niçin gereken en önemli kaynaklar;  bilgi, deneyim, eleştirisel düşünme yeteneği, sadelik, odaklanma ve gereksiz ve üretkenliği azaltan tüm duygulardan  (öfke, üzüntü, kin, nefret, vs. ) arınma becerisi şeklinde sıralanabilir. Bu önemli bir kişisel disiplin ve bilgeliğe ulaşma arzusu gerektirir.

Satori için kişisel anlamda belli alışkanlıkların, önyargıların ve öğretilerin unutulması ve temizlenmesi; yerine doğru alışkanlıkların ve bilgilerin konulması gerekir. Türkçe’de karşılığı olmayan İngilizce’de bu süreci mükemmel bir şekilde tanımlayan süreç “unlearning”  olarak bilinir.

Kurumlar için satori başarımı için gereken kaynaklar; açık ve iyi tanımlanmış bir vizyon, çeşitli uzmanlıklar ve deyimler ile oluşturulmuş bir yönetim kurulu, sade ve beraber çalışmayı özendiren bir kurum kültürü; küresel ekonomiyi ülke ekonomisini, sektörü ve rakipleri kesintisiz ve objektif değerlendiren üst yönetim, esnek ve iyi eğitimli ile iyi karakterli çalışanlardan oluşan insan kaynağı, yalın ve gereksiz apoletlerden ve hiyerarşiden arındırılmış organizasyon ile bütünsel ve gelişmeye açık finans yönetimi sayılabilir.

Satori başarımı kurumsal yönetimde şu kurumlarda daha az görülür:  Yönetimsel özgüvenin çok yüksek olduğu, yukarıdan aşağıya yönetim modeli içeren,  geleneksel muhafazakârlığın yönetimde yaygın olduğu, rekabetçi değil çatışmacı bir ortam barındıran şirketler. Geleneksel muhafazakârlığı, faydalı ve yapıcı muhafazakârlıktan şöyle ayırıyoruz: Geleneksel muhafazakârlık her alanda kurumsal bir atalet ile davranan, yeni yöntem ve düşüncelere açık olmayan yönetim şeklidir. Faydalı ve yapıcı muhafazakârlık ise doğru değer, işleyiş ve yöntemleri  koruyan ve bunların geliştirilmesine açık bir yaklaşımdır.    

Kişisel ve kurumsal anlamda eleştirisel düşünce mantığı gelişmediği ve yerleşmediği zaman “satori”’ye ulaşmak bir olasılık teorisi meselesidir. 

Her büyük atılımın, gelişimin ve başarımın arkasında ani ve büyük bir aydınlanma, diğer bir deyişle satori vardır. Satori başarımına ulaşmak mümkündür, yeter ki kişisel ve kurumsal anlamda bunun temeli atılsın.

Burak Köylüoğlu

Mail listesine katılın

Yeni yazılardan haberdar olun.

Teşekkürler! Kayıt oldunuz.

Üzgünüz. Kayıt olamadınız.

İLGİLİ Yazılar

error: Tüm içerik koruma altındadır!